Kalp Ritim Bozuklukları (Aritmi) Nasıl Teşhis ve Tedavi Edilir?

9 Kasım 2022

Her sağlık sorununda olduğu gibi kalp ritim bozukluğunun tedavisi için de öncelikle doğru teşhisin konulması çok önemlidir. Kalpte çarpıntı, kalbin düzensiz attığını hissetme, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bayılma, baş dönmesi, halsizlik ya da sersemlik hissi gibi sorunlar yaşayan kişilerin bir kardiyoloji uzmanına görünmesi gerekmektedir.

Kalp ritim bozuklukları aşırı kafein tüketimi veya ilaç yan etkisi gibi dışsal etkenlerden kaynaklanabileceği gibi kalpteki yapısal bozukluklardan, kalp ve damar hastalıklarından, endokrin hastalıklarından ya da akciğer hastalıklarından kaynaklanabilir. Hastalığın türünün ve sebebinin teşhis edilmesi tedaviye giden yolun ilk adımıdır.

 

Kalp Ritim Bozukluğu Nasıl Teşhis edilir?

Kalp ritim bozukluğu şüphesi olduğunda ilk alarak tıbbi öykü öğrenilir. Kullanılan ilaçlar, bilinen mevcut hastalıklar ve şikayetler hekim ile paylaşılmalıdır. Teşhis için kullanılan yöntemlerden en sık başvurulanlar ise EKG (Elektrokardiogram), EKO (Ekokardiyografi) ve EPS (Electro Physiological Study)’dir.

EKG: Elektrokardiogram kalp kaslarının kasılarak kan pompalamasını sağlayan elektriksel sinyalleri anlık olarak ölçer ve bu sinyalleri bir grafik haline dönüştürür. EKG çekimi için herhangi bir ön hazırlık yapmaya gerek yoktur. Boyun veya kollarda bulunan aksesuarların çıkartılması ve kıyafetin açılması yeterlidir. Hastanın göğüs, kol ve bacak bölgesine toplam 10 elektrot yapıştırılır ve ölçüm birkaç dakika içerisinde tamamlanır. İşlem sırasında herhangi bir acı ya da rahatsızlık hissedilmez.

Eforlu EKG: Eforlu EKG kalbin atmasını sağlayan elektriksel sinyalleri fiziksel aktivite sırasında anlık olarak ölçer ve böylece fiziksel aktivite arttığında kalp ritminde ne şekilde bir değişim olduğu gözlemlenebilir. Eforlu EKG de tıpkı EKG gibi vücuda bağlanan elektrotlar aracılığıyla çekilir.

“Efor testi” ya da “kalp stres testi” olarak da bilinen bu test sırasında hasta bir yürüyüş bandına çıkar. Hastanın yaşına ve kondisyonuna göre belirlenecek bir egzersiz planı verilir. Egzersiz hafif bir tempoda başlar ve yavaş yürüyüş, hızlı yürüyüş, yokuş çıkma, koşu gibi aşamalara geçerek yoğunluğu arttırılır. Bu egzersiz sırasında kalbin kan pompalamasını sağlayan kasılmaların hızı ve düzeni ölçülür. Kan basıncı da takip edilebilir.

Eforlu EKG testi için rahat kıyafetler ve rahat ayakkabılar giymeniz tavsiye edilir. Egzersiz öncesinde ağır yiyecekler yenmemelidir.

 Holter EKG: Holter EKG de kalp kaslarının kasılarak kan pompalamasını sağlayan elektriksel sinyallerin sıklığını ve düzenini ölçer ve bu sinyalleri bir grafik haline dönüştürür. EKG çekiminden farkı ise elektrotların 24 saat boyunca vücuda bağlı kalması ve gün içerisindeki tüm kalp atışlarının kayıt altına alınmasıdır. Elektrotlardan alınan bilgiyi kaydeden pilli cihaz bele ya da boyuna asılır ve hastanın günlük aktivitelerine aynı şekilde devam etmesi istenir. 24 saatlik ölçüm sonrasında toplanan verilerin grafikleri incelenerek tanı konulmasında kullanılır.

EKO: Ekokardiyografi ya da kalp ultrasonu adıyla da bilinen EKO, kalbin iç yapısının ultrasonik ses dalgaları aracılığıyla incelenmesini sağlayan bir görüntüleme yöntemidir. Göğüs duvarı üzerinden yapılan inceleme sırasında hiçbir acı ya da rahatsızlık hissedilmez. Yaklaşık 10 dakika süren bir işlemdir.

EPS: Kalpte bir ritim bozukluğu tespit edildiğinde bu bozukluğun nereden kaynaklığını bulabilmek için tanısal EPS yöntemine başvurulur. Elektrofizyolojik çalışma adıyla da bilinen bu işlem için kalp kateterizasyonu ve anjiyografiye benzer bir şekilde, kasık veya boyundan damar içine yerleştirilen ince kablolar kalbe ulaşılarak yapılır. Elektrod kateter adı verilen bu kablolar özel bir kılıf içerisinde ilerletilir ve kalbe ulaştıklarında kalbe uyarı verir. Kabloların ilerleyişini izlemek içinse röntgen ışınları (floroskopi) kullanılır.

Tanısal elektrofizyolojik inceleme yaklaşık yarım saat kadar sürer. İşlem sırasında lokal anestezi kullanıldığı için ağrılı ya da acılı bir işlem değildir. Kalbe uyarı verilmesi sırasında çarpıntı benzeri bir his yaşanması normaldir. İncelme tamamlandıktan sonra giriş bölgesi bandajlanır ve bölgeye 2-4 saat kadar ağırlık uygulanır ve hasta birkaç saat sonra ayağa kalkabilir.

İşlemden 3-4 gün önce ritim bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçların kesilmesi ve işleme aç olarak gelinmesi gerekmektedir.

 

Kalp ritim bozuklukları nasıl tedavi edilir?

Kalp ritim bozuklarının tedavisinde ritim bozukluğuna neden olan etmenin ortadan kaldırılması, ilaç tedavisi, ablasyon ya da kalp pili gibi çeşitli yöntemler kullanılır.

Kalp ritim bozukluğu eğer kandaki minerallerin dengesizliğinden, kullanılan bir ilaçtan ya da farklı bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, aritmiye denen olan sorunun düzeltilmesi ile kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Örneğin endokrin hastalıkları kaynaklı taşikardi, endokrin sorununun giderilmesi ile ek bir tedaviye gerek kalmadan giderilebilecektir.

İlaç Tedavisi: Aritminin ilaç ile tedavi edilebileceği öngörüldüğünde tedavide “antiaritmikler” adı verilen ilaç grubundan ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar kalp atış hızını düşürme açısından faydalı olsalar da kimi zaman önemli yan etkilere sebep olabilmektedirler.

Aritmi tedavisinde en sık olarak kullanılan ilaçlar beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve digoxindir.

Ablasyon: Ablasyon, ilaç kullanımına alternatif olarak en sık tercih edilen ritim bozukluğu tedavisi yöntemlerinden bir tanesidir. İlaçların yan etkilerinden korunmak ve kalıcı bir çözüm sağlamak amacıyla yapılan ablasyon işleminde kasık veya boyun damarı içerisine yerleştirilen yumuşak teller aracılığıyla kalbe ulaşılır ve burada ritim bozukluğuna neden olan unsur dondurulur veya yakılır.

Kateter ablasyonu adıyla da bilinen işlem sırasında damara giriş bölgesine lokal anestezi uygulanır ve başka bir acı hissedilmez. Hasta tedavinin ertesi günü gündelik hayatına dönebilir.

Cerrahi Tedaviler: Kalp ritim bozukluğunun sebebine bağlı olarak bazı aritmilerin cerrahi yöntemler ile tedavi edilmesi gerekir. Kalp atışı sayısının olması gerekenden yavaş olması, zayıf olması ya da riskli kesintiler yaşanması durumunda en yaygın olarak başvurulan cerrahi tedavi kalp pili takılmasıdır. Kalp pili köprücük kemiğinin altından lokal anestezi kullanılarak takılır.